MÜTHİŞ TÜRK
  Yazılarım 04
 

                                                                         NİÇİN GÜREŞ

 

Güreş alıştırmaları insanın bütün organları ve sisteminin hızlı ve tam gelişimine sebep olur; güzel görünümlü bir vücuda sahip olmanıza, hareketleri daha rahat yapmanıza güç isteğinizin gelişmesine ve fair-play duygunuzun artmasına yardımcı olur.

 

Birçok önemli bilim adamı, öğretmen, yazar ve sanatçı güreş sporunu büyük ölçüde taktir etmişler ve gençler için önemli eğitim aktivitelerinden biri olduğunu öne sürmüşlerdir. Güreş çalışmalarıyla artan kalitemiz, çalışma kapasitemizi fiziksel ve zihinsel kapasitemizi artırır. Bir çok güreşçi yaşamın bir çok yerindeki üstün başarılarıyla tanınmışlardır. Sayısız insan sağlık ve gücünü artırmak, güç isteğini geliştirmek için bu sporla ilgilenmiştir. En önemlerini söylemek gerekirse bunlar: Sokrates, Plato, Aristo, Dante, Goethe, Puşkin, Tolstoy, Jack London, İvo Andric, Pablo Neruda, Abraham Lincoin, ve daha bir çoklarıdır.Yine güreş sayesindedir ki, birey gerçekten bir insan olur çünkü bu spor onu daha cesur dayanıklı gücünü muhafaza eden girişken, sapasağlam birisi yapar askerliğin tarihçesinde güreşçilerin sayısız kahramanlık destanlarıyla ilgili veriler buluruz. Güç, ustalık, cesaret dayanıklılık gibi katkılarda bulunmasının yanı sıra güreş, dürüstlük, gayret, tevazu, cömertlik, arkadaşlık ve rakibe saygı gibi niteliklerimizin artmasını da sağlar. Sporda ve hayatta güçlü istek sayesinde en üst düzey işler becerilebilir. İşte size bir örnek:

On yıl kadar önce gürcü pilotun kullandığı uçak düştü. Pilot botu ile birlikte paraşütünü kullanarak uçaktan atladı. Üç gün boyunca buz gibi soğuk suda dalgalara karşı çıplak elleriyle sahile kürek çekti. Donmuş bedeni tam anlamıyla dökülüyordu ve sonunda iskelet haline gelmiş kemikleriyle kürek çekiyordu. Hastaneden taburcu olduğunda gazetecilerin sorduğu

Soru “ nasıl hayatta kaldınız” Pilotun cevabı kısaydı:(GÜREŞÇİYDİM).

Her çocuk her yetişkin güreşçi olabilir. Güreş herkese açık bir spordur çünkü pahalı ekipmanlar özel imkanlar gerektirmez. Güreş müsabakaları organize etmeyen okullarda bile sınıftaki herkes en güçlü çocuğun kim olduğunu bilir. En güçlüleri ise genelde zeki, sağlam ve çok hızlı, hareket eden çocuklardır. Ama sınıftaki en güçsüz, çelimsiz, çocuklardan biri bile düzenli güreş egzersizleri yaptığı taktirde günün birinde onları yenebilir. Ayrıca vurgulanmalıdır ki güreşin zirvesindekiler vaktiyle sınıf arkadaşlarına kıyasla pekte süper çocuklar değildi. Başarılarını güreş aşklarına, şampiyon olmak için barındırdıkları güçlü motivasyonlarına, düzenli çalışmalarına ve uygun yemeklerine borçludurlar. Güreş artık sizin hayattaki güvenilir dostunuzdur, ortağınızdır. O sizin daha az eforla daha çok çalışmanıza ve böylelikle hayatta daha başarılı olmasına sebep olur.

 

 linegul.gif

FUTBOL VE ERDEM

                                                   

Baktığınızda  basit bir top oyunudur aslında. Ama işin içine girdiğinizde her şeyin öyle basit olmadığı görülecektir. Özellikle amatör futbolda.Burası başka bir dünyanın içidir. Burada öncelikle iyi bir amatör olmak zorundasınız. Sonra iyi bir eğitimci. Hatta dost bir ağabey, geniş yürekli, alçak gönüllü, disiplinli, ilkeli, insan çabasına değer  veren kişi. Karşımızdaki topa vurmasını beceren basit bir sporcu değildir. O bir insan. Bunu ve İnsan olma erdemini iyi kavramak gerekiyor. Bilgelik zorunlu bir erdemdir. İnsan antrenördür, hakemdir, sporcudur, yöneticidir, ama her şeyden evvel amatör spora karışan kişi sportmendir. İlkelerin ve çalışma disiplininin, paylaşmanın ve üretkenliğin olmadığı yerde ne insan olma erdemi nede başarı olabilir. Yaşama tereddütlerimiz, umutlarımız, kendimizi ifade edebilme isteğimiz, bizleri sporunda etrafında birleştirir. İnsanlarla tanışırız, onlarla çalışırız, sevinir ve üzülürüz.bir birimizin sorunlarına karışırız, çözüm bulmak için şartlarımızı zorlarız. Spor, insanları içinde toplamayı başaran güçlü bir eğlence aracı. Spora katılarak sosyalleşir ve sağlık kazanırız. Çevremize katlıda bulunuruz. Yeni dostlar ediniriz. Kendi sınırlarımızı zorlar kendi kişiliğimizi tanırız. Kendimizi rakiple tanımlarız, yerimizi belirleriz ve hep bir çaba içinde bulunuruz.istedikten sonra, futbol insan gelişiminin ve sosyalleşmesinin en güçlü aracı olur. Bu oyunda insanı çeken açıklanamayan bir zevk vardır. Futbolun büyüsüdür bu. Amatör futbolla kendini tanımlamadan profesyonelleşmek mümkün olabilirimi? Kendini yetkinleştirmeden geleceği iyi hazırlayabilirimi insan oğlu? Erdemleri için çabalamadan erdem sahibi olabilir mi? İyilik babadan oğulla geçmez . onun için çok çalışmak,emek harcamak gereklidir. Sportmenlik içinde öyledir. Herkes sporcu olabilir ama herkes insan olamaz kelimenin tam anlamıyla.futbolcu olunabilir, ama sportmen olunamaz her zaman.kabullenmeyi bilmek ve saygı göstermek gereklidir sportmenlik ruhu için. Yenilmek bir son değildir. Erdemdir.rakibinde yenme hakkı olmalıdır.vardır da, o gün şartlar o yönde olgunlaştığı için yengi ona göre açığa çıkar.bunu kabullenmek ve yenilginin nedenlerini iyi araştırmak gerekmektedir. Her şey kazanmacı anlayışın boyunduruğu altına giriyor.kazanmak için her yöntem, her yol uygun görünüyor.herkes kendi nihilizmini açığa çıkarıyor futbol adı altında. Kimse kimseyi tanımıyor.çıkar her şeyin önüne geçmiş.kuyu kazma,yalakalık,iş bitiricilik,erdem olmuş.sporculuğumuzu ve sportmenliğimizi, lütfen bu piyasacı ortamda yitirmeyelim ve erdemlerimize, onurumuza sahip çıkalım.

 

 linegul.gif

BALONCU AMCANIN BALONLARI…

 

 

         Bir gün uçan balon satan bir adam, balonlarının içine uçucu gaz doldurup reklam amacıyla havaya salıyormuş. Balonlar yükseliyor, yükseliyor gök yüzünde kayboluyormuş. Bir tane beyaz balon uçurmuş, arkasından bir tane kırmızı balon, arkasından sarı balon. Orada bulunan zenci bir çocuk yaklaşarak, “amca” demiş siyah balonun da varmı? Baloncu “var tabii” demiş. Çocuk, “peki siyah balonu da  bıraksan o da öbürleri gibi uçarmı?” diye sormuş. Baloncu “ tabiî ki uçar !” demiş. Ve hemen bir siyah balonun içine uçucu gaz doldurup, havaya salıvermiş.  Ve balon gök yüzüne yükselmiş kaybolmuş. Baloncu, çocuğun kulağına eğilerek, “Evladım” demiş. “Onları uçuran rengi değil, içindeki gazdır.” Doğru gaz doldurulduğunda bütün balonlar uçar!...İşte, insanlarda böyledir. Rengi ve yapısı ne olursa olsun, içlerine doğru motivler doldurulursa, onlardan akıl almaz başarılar elde edilebilir. Artık uluslar arası yarışmalarda dereceye giremeyen sporcularla, değişik renklerde madalya alan sporcular arasında çok küçük farklar var. Onların arasındaki farkı psikolojik faktörler belirliyor.

         Bir yarışmada mağlup iken; antrenörün, psikologun veya bir diğer sporcu arkadaşının söylediği bir cümle, sporcu yada takım üzerinde öyle bir etki oluşturur ki, büyük bir farkla mağlup olan sporcu yada takımda, bir anda her şey tersine döner ve yarışma kazanılır. İşte sonucu değiştiren bir cümle yada kelime, balonun içine doldurulan gaz gibidir. Uluslar arası spor müsabakalarında Türk takımlarının yada sporcularının son saniyelerde yada uzatma devresinde çok küçük farklar ile kaybetmesi, fiziksel antrenmanın yanında, psikolojik olarak yeterli hazırlık yapmadıklarını gösteriyor. O zaman bunca paraların harcandığı ortamda takım idarecilerinin veya milli takımlar bazında Gençlik spor genel müdürlüğünün psikologlardan oluşan bir ekip ile hazırlıklar yaparak sporcularımızı uçuracak doğru gaz ile doldurulmalıdır diye düşünüyorum.

 

 

 

 

 

 

SPORCU   “NEDEN BEN”

 

Efsane Wimbledon tenis oyuncusu Arthur Ashe, AIDS hastasıydı. Ünlü sporcuya, Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektup yağıyordu. Bu mektuplarından birinde ise şöyle soru vardı: “Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?” Efsane tenisçi Arthur Ashe bu hayranına, şu cevabı verdi:

“Tüm dünyada: 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, bunlardan 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bin çocuk profesyonel tenisi öğrenir, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde Şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya “Neden ben?” diye hiç sormadım. Ve bu gün acı çekerken, Tanrı’ya “Niye ben?”mi demeliyim?

MUTLULUK İNSANI YUMUŞATIR,

ZORLUK GÜÇLÜ YAPAR,

HÜZÜN İSE İNSAN YAPAR,

YENİLGİ MÜTEVAZİ YAPAR,

BAŞARI İNSANI IŞILDATIR. Ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar. Tanrı’ya asla “Niye ben?” diye sormayın. Ne olacaksa olacaktır. O’nun kendine has usulleri vardır. Her şey kendi iyiliğiniz içindir. İnancınızı her zaman koruyun.”

Bu cevap Ülkemizde niçin böylesine düşünce derinliğine sahip, yaşamına anlam katmasını bilmiş sporcuların yetişmediğini konusunda beni uzun uzun düşündürdü. Siz ne dersiniz?

 

 

 

KÜRESELLEŞMEYE  KARŞI  ULUSAL  SPOR

 

Eğer insanlar ; uluslar ve medeniyetler olarak bir arada yaşamıyor olsalardı hiç kuşkusuz dile ve dili oluşturan kavramlara ihtiyaç duymazlardı. Dil, insanların tanışma ve anlama aracı, kültürün ise temel taşıdır.

Heidegger: “Dil öznenin varlık evidir. İnsan varlığını evinde iskan eder. Düşünce üretenler, kavramlarla bir şey icat edenler, bu evin muhafızları olanlardır.” Der. Ünlü dil bilimci, düşünür bir devlet adamı olan W. Von Humbolt (1767-1835 . Bir milletin dilinden o ulusun kültürüne, dünya görüşüne inebileceğini savunarak, dilin bir ulusun dış görünüşü olduğunu belirtmiştir.

Bir dili  derinliğine incelediğinizde o ulusun yaşam biçimi, inançları, gelenekleri, dünya görüşü ve hatta tarih boyunca bu toplumda meydana gelen hadiseler hakkında, güvenilir ip uçları ve değerli bilgiler elde ederiz.

Tarihi gerçekler, GÜREŞ sporunun, Türklerin sosyal, ekonomik yapı ve yaşayışlarının her safhasında var olduğunu gösterir. Bunun için Güreş;Türklerin sanat, edebiyat, adet ve geleneklerinin oluşumunda önemli yer tutmuştur. Yine Türklerin sosyalleşme süreçlerinde ve sosyal bütünleşmelerinde büyük rol oynamıştır.

Bu bağlamda Güreşin, Türk kültür bütünlüğü içinde büyük bir yeri olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi kültür, bir ulusun tarihinden süzülüp gelen ve o ulusu ulus yapan, kendi tabiatına uygun maddi ve manevi değerlerin bir bütünüdür. Bu bütünlük içerisinde yer alan gelenekler, aynı şekilde geçmişten süzülüp gelen ve o topluma bir karakter veren insan düşüncesinin ve millet idealinin derinliklerine kök salmış, kuvvetli bir ihtiyacın ürünüdürler.

Ünlü Rus Sosyoloğu Simakov; “Bir fikir, ne kadar yeni olursa olsun, geleneksel zeminde kendine yer bulamadığı sürece asla kabul göremez” demektedir. Bu teoride aranan zeminin Türk Güreşinde var olduğu apaçık gözükmektedir.

Ata sporumuz Güreş günlük hayatta da o kadar etkindir ki kendimizi onunla ifade etme gereği duyarız. Örneğin (“Oyuna gelmek”, “ kündeye gelmek”, “başa güreşmek”, “boşa güreşmek”, “açık düşmek”, “ sırtı yere gelmek”, “pes etmek”,  “er meydanı”, “meydana çıkmak”, “yenilen pehlivan güreşe doymaz”, “ayak oyunu”, “kazık atmak”, “çengel atmak”, “kahrını gizleyen pehlivandır” vb.

Kimi zaman dilin parçası olan en basit bir sözcük bile, bazen bir ulusun inançları,gelenekleri, bireylerin kendi aralarındaki davranış ilişkisi, maddi ve manevi kültürü üzerinde fikir verebilmektedir.

Dilini ve kavramlarını konuşamayan bir ulus konuşamaz, düşünemez;hem kendisiyle hem dünya ile iletişim kuramaz.

Ata sporumuz olan Güreşi modern ve bilimsel anlayışla çağdaş zemine oturtmak görevimizdir.Milletler, sektörel homojeni tenin hakim olduğu ve yaşamın tekdüzeleştiği bir dünyada her zamankinden daha fazla toplumsal beraberliğe ve ortak kültürü oluşturacak değerlere ihtiyaç duyarlar. Bunun yolu da ekonomik ve teknolojik gelişmelerle Dünya ile entegrasyona giderken kendi, örfüne, kültürüne, ve Sporuna ayrıcalıklı bir anlam yükleyecek aklı ve inisiyatifi ortaya koyabilmektir.

Başka milletlerin kültürünü, örfünü, müziğini ve sporunu kendi kültürüne, örfüne, müziğine ve sporuna, hayat hakkı tanımayacak şekilde kabullenen milletlerin yaşamlarını devam ettiremeyecekleri sosyolojik bir olgudur. Milletler gelenekleri ve başarılarıyla birlikte anılırlar ve ulusal bilinçlerini devam ettirebilirler. Türk insanının gücünün uluslar arası arenadaki ölçümü hep GÜREŞ olmuştur.

Güreş kuvvet, çabukluk, dayanıklılık, üstün zeka ve kabiliyet, aynı zamanda müthiş disiplin bileşkesidir. Dünyanın ve insanlık tarihinin en komplike sporudur.

“TÜRK GİBİ GÜÇLÜ” sözü ve Mustafa Kemal Atatürk ün “Güreş Kuvvet ve zeka oyunudur. İradede bu işe yardım eder. Bu iki üstün kabiliyet insanda birleştiği vakit ancak büyük işler görülebilir”. Sözü ertelenmiş tarihi gerçeği anlatmaktadır.



 

 
 





 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol